İnce Bağırsak Tümörleri

İnce bağırsak, gastrointestinal sistemin toplam uzunluğunun %80 ve mukozal yüzeyinin de yüzde 90’dan fazlasını oluşturmasına rağmen, neoplasmaları oldukça nadirdir. Tüm gastrointestinal tümörlerin sadece %5’i ve tüm gastrointestinal malign tümörlerin de sadece %1-2’si ince bağırsakta oluşur.

Crohn hastalığı ve familiyal adenomatöz polipozisi olan hastalar ince bağırsak neoplazmaları için yüksek risk grubu sayılır.

İnce bağırsak kanserlerinde çeşitli risk faktörleri tanımlanmıştır;

1-  Familial Adenomatöz Polipozis (FAP)

2-  Herediter Nonpolipozis Kolorektal Kanser (HNPKK)

3-  Peutz-Jeghers sendromu

4-  Crohn hastalığı

5-  Gluten sensitiv enteropati (celiac sprue)

6-  Biliar diversion(geçirilmiş kolesistektomi)

8- İnce bağırsak kanser oluşumuna yardım eden faktörler: sigara içme, aşırı alkol tüketimi (günlük 80 gr etanolden fazla) ve kırmızı et veya tuzlu besin

Enteroklizis yaklaşık yüzde 90 doğru tanı ile en duyarlı tekniktir.

BENİGN TÜMÖRLER

Benign tümörler içinde en yaygın olanlar sıklık sırasına göre benign GİSTler, adenomlar, lipomlar, hemanjiomlar, fibromlardır.

MALİGN TÜMÖRLER

İnce barsak malign lezyonları sıklık sırasına göre adenokarsinom, karsinoid tümörler, malign GİST ve lenfomalardır.

Benign lezyonların aksine, malign lezyonlar hemen hemen daima semptom verirler. En sık semptomlar ağrı ve kilo kaybıdır.

Adenokarsinomlar

İnce bağırsak malign tümörlerinin en sık görülenidir (yüzde 50).

Semptomlar sarılık ve kronik kanamadır.

Tedavide tutulan ince bağırsak segmenti ve mezenteri rezeke edilir.

 Malign Gastrointestinal Stromal Tümörler

Kas, sinir, bağ, yağ veya vaskular elementler gibi mezenkimal doku kaynaklı malign GİST tümörler, ince bağırsak malign neoplazmalarının yaklaşık yüzde 10-20’sini oluşturur. Bu tümörler jejunum ve ileumda daha sıktır.

Malign GİST’de tümör çapı hastaların yüzde 80’inde tanı anında 5 cm’den daha büyüktür. Ekstraluminal büyümeleri nedeniyle geç evrede semptom verirler.

Tedavisi cerrahi rezeksiyondur.

GİST’lerde adjuvan tedavi olarak imatinib mesilat kullanımının ilerlemeyi önlemede olumlu etkileri gösterilmiştir.

Malign lenfomalar

Malign lenfomalar ince bağırsakları primer olarak veya sistemik hastalığın metastazı şeklinde tutarlar. Primer lenfomaların yaklaşık üçte biri ince bağırsaktan çıkar ve bunlar tüm lenfomaların yüzde 5’ini oluşturur. İnce bağırsak malign tümörlerinin erişkinde yüzde 7-25’ini lenfomalar oluşturur.

KARSİNOİD TÜMÖRLER

Gastrointestinal karsinoid tümörleri gastrointestinal enterokromafin hücrelerinden köken alırlar. Gümüş boyalara olan affinitelerinden dolayı argentaffin hücreler de denilen bu hücreler amin prekürsörleri uptake dekarboksilaz (APUD) sistemine dahildirler. Bütün vücutta bulunurlar ve bir amin öncüsünden biyojenik aminler sentezleyebilirler.

Batı toplumlarının çoğunda malign ince bağırsak tümörlerinin yaklaşık yüzde 20-30’unu karsinoid tümörler oluşturur.

Karsinoid tümörlerin tipik bir sarı-turuncu rengi vardır, genellikle küçüktürler (çapı<2cm), subserozal yerleşimli ve multisentriktirler.

İnce bağırsak karsinoid tümörleri uzun süre asemptomatik kalabilir. Tümörün ağır seyrinden dolayı teşhisten önce semptom süresi ortalama 2 yıldır. Semptom veren hastaların yüzde 80 -90’ında laparotomide metastatik hastalığa rastlanır.

En faydalı tanı yöntemi BT olacaktır.

Hem primer hem metastatik karsinoid tümörlerin tespitinde OtreoScan (111 Inişaretli octreotid) faydalı bir tetkiktir. Sadece karaciğer metastazı durumunda metabolik anomaliler tanıya götürür. İdrar 5-HİAA (5-hidroksi indol asetik asit) seviyeleri de karaciğer metastazı olmadıkça veya primer tümür direk sistemik dolaşıma drene olmadığı sürece yükselmez.

Tedavi geniş en-bloc eksizyon ve nodal drenajın mümkün olduğunca çıkarılması şeklindedir

KARSİNOİD SENDROM

Karsinoid sendrom gastrointestinal sistem karsinoid tümörlü hastaların yüzde 10’unu etkileyen nadir bir klinik durumdur. Klinik belirtileri ishal, yüz ve üst gövdede saniyeler ya da birkaç dakika süren kızarma durumudur (flushing). Bazı besinler, alkol ve duygusal stres bunu tetikler. Daha az sıklıkta hipotansiyon, taşikardi ve bronkospazm olur . En kötü ve şansımıza en nadir belirti ise karsinoid krizdir. Hayati tehlikesi bulunan bu reaksiyonda yoğun, inatçı, yaygın bir flushing, şiddetli ishal ve hafif vertigo ile somnolans-koma arasında değişebilen bir dizi merkezi sinir sistemi belirtileri bulunur. Eşlik eden kardiovasküler anomaliler; taşikardi, aritmi, hipotansiyon veya hipertansiyondur.

Karsinoid sendromdan sorumlu spesifik medyator net belirlenememiştir. Serotonin, bradikinin, histamin, substans-P, dopamin ve prostaglandinler üzerinde durulan birkaç maddedir.

Karsinoid sendrom tanısı; serotoninin ana metaboliti olan 5-HİAA’in idrar seviyelerinin yüksek bulunmasıyla konulur.

Karsinoid sendrom tedavisi, semptomların rahatlatılmasına veya baskılanmasına yöneliktir. Sorumlu karaciğer metastazlarının operatif debulkingi ve küratif rezeksiyonu endikedir. Sadece debulking bile etkili olabilir.

Karsinoid sendrom tedavisinde kullanılan diğer ilaçlar serotonin antagonistleri siproheptadin, metiserjid ve histamin antagonistleri simetidin, fenoksibenzamindir.

Karsinoid kriz aktif agresif farmakolojik müdahale gerektirir. Octreotid bu durumdaki primer tedavidir ve ameliyat, yoğun kemoterapi gibi stresli bir duruma maruz kalacak hastalarda proflaktik olarak da kullanılmalıdır.

Metastatik neoplazmlar

İnce bağırsağın metastatik tümörleri primer neoplazmalarından daha fazladır. İnce bağırsağa en yaygın metastazlar uterus-serviks, overler, böbrekler, mide, kolon ve pancreas da dahil olmak üzere intraabdominal organlardan kaynaklanır.