Tiroiditler tiroid bezinin enfeksiyonlarına denir.
Yaygın olamamakla birlikte ani boyun ağrısı, yutma güçlüğü, ateş, terlemeyle karakterize bakterilerin yol açtığı iltihap oluşturucu bir enfeksiyon hastalığıdır. Hastaların tedavisinde yüksek doz antibiyotik verilmeli, apse formasyonu varsa drenaj uygulanmalıdır.
Subakut granulomatoz tiroidit : Tiroid bezinin akut veya subakut olarak oluşan iltihapsız inflamasyonudur. Nedenlerinin daha çok viral kaynaklı olduğu ileri sürülmektedir ve bunu destekleyen deliller mevcuttur. Tiroid bezi tamamı ile veya asimetrik olarak büyümüştür. Hastalarda aniden gelişen halsizlik, ateş, tiroid bezinin bulunduğu bölgede ağrı, yutkunmada zorluk, ses kısıklığı saptanabilir. Geçici hipertroidite bağlı çarpıntı, terleme, titreme, sinirlilik oluşur.Laboratuvar bulguları olarak kanda tiroid hormonlarının artması ile birlikte TSH düzeyi düşer, yüksek sedimentasyon (bir tür kan bulgusu) karakteristik bulgudur. Sintigrafi ve ultrason tanıda yardımcı olur. İğne aspirasyon biyopsisi ile hastalığın tanısı kesinleştirilir. Tedavide salisilatlar (aspirin), nonsteroid antienflamatuar ilaçlar, ileri vakalarda ise kortizon kullanılabilir. Hipertiroidi bulguları varsa hastalara beta bloker ilaçlar verilir.
Subakut lenfositik (Ağrısız tiroidit): Subakut ağrısız tiroditler geçici tirotoksikoz ile seyreden ve sıfır sintigrafi ile tanımlanan bir hastalıktır. Hastaların çoğunda otoimmunite (öz bağışıklık) ilgili bulgular mevcuttur. Bazı otoimmun hastalıklarla birlikte (hashimoto, addison, sjögren send) bulunabilirler. Başlangıç döneminde aşırı parçalanan foliküllerden açığa çıkan hormonların etkisiyle T4 ve T3 konsantrasyonları yükselir ve buna bağlı olarak TSH düşük kalır. Hastaların yüzde 25’inde antitiroglobulin antikorları, yüzde 60’ında ise antitiroid peroksidaz antikorları tespit edilir. 2-4 hafta sonra tiroid fonksiyonları normale dönebilir. Hipotiroid dönem 10 hafta kadar sürebilir. Nadiren hipotiroidizm kalıcı olur. Tedavide antitiroid ilaç kullanımı yoktur. Zira hipertiroidinin sebebi yeni yapılan hormon değildir. Hipertiroidi semptomları hastayı rahatsız ettiğinde beta blokerler kullanılır. Antienflamatuar ve kortizon kullanılması hastalığın semptomlarını azaltır.
Kronik tiroiditler, Hashimoto tiroiditi (lenfositer tiroidit) ve Riedel tiroiditi (fibröz tiroidit) olmak üzere iki tip olmasına rağmen spesifik enfeksiyonların oluşturduğu (tüberküloz ve sifilis) kronik tiroiditler görülebilir.
Hashimoto tiroiditi: Otoimmun bir hastalık olup ve en sık görülen tiroidit şeklidir. Otoimmun bir hastalık olduğundan kronik otoimmun tiroidit olarak isimlendirilir.
Hashimoto tiroid bezi yaygın olarak büyümüş ve serttir. Hashimoto daha çok orta yaş (30-50) kadınlarda görülür. Hastalık çoğunlukla belirtisiz olmasına rağmen bazı hastalarda guatr gelişmesi, halsizlik, saç dökülmesi, kolay yorulma gibi hipotiroidi semptomları görülür. Hashimoto tiroiditi ile tiroid kanseri ve lenfoması arasında bağlantı birçok araştırıcı tarafından ileri sürülmüştür. Bu oran yüzde 1-23 arasında değişmektedir. Hipotirodinin en sık nedenlerinden birisi Hashimoto tiroiditidir. Serum tiroid hormon düzeyleri düşük TSH seviyeleri yüksek kalması durumunda hormon replasmanı yapılmalıdır. Hashimotolu hastaların sadece yüzde 20’sinde hipotiroidi tespit edilir. Hashimoto tiroiditinin ilk tedavisi medikaldir. Ancak cerrahi tedavinin indikasyonları özel durumlarda olmaktadır. Hashimoto tiroiditi olan hastalarda ameliyat sonrası tiroksin tedavisi devam etmelidir. Çoğunlukla tedavi ömür boyu devam eder. Uzun tedavilerde özellikle kadınlarda osteoporoza dikkat edilmelidir.
Riedel Tiroiditi: Hastalık ilk defa Riedel tarafından 1896’da tanımlanmıştır. Tiroiditlerin en az görülen şeklidir. Hastalık kadınlarda 3 misli daha fazla görülür. 30-60 yaşları arasında daha çok görülür. Hastaların tiroidi oldukça sert, çevre dokulara yapışık, kanserle çok karışan bir görüntüsü vardır. Tedavide cerrahinin yeri yoktur. Ancak bası semptomların ve kanser tanısının varlığında cerrahi tedavi seçilmelidir.